sanatci haklari üzerine 1
dün (7 mart 2013) SALT in davetiyle hüsamettin kocan ve zeyno pekünlü 70 lerden günümüze TR de sanatci haklari üzerine bir konusma yaptilar.
hüsamettin kocan, sanatci, (u)psd nin kurucu ve en etkin ve verimli oldugu 90 larda yönetici.
zeyno pekünlü: bubi /istanbul modern olayindan sonra ortaya cikan ve yaklasik bir sene sonra faaliyetlerini durduran sanatci birligi olusumunun kendi deyimiyle ‘kolaylastirici’ (co-ordinator) larindan.
önce sözü h.kocan (60 larinda) alarak örgütlenme mücadelerini, yaptiklari yayinlari, kendi icinde sorunlari da kabul ederek anlatti. güclü idi, ayaklari yere basiyordu, ileriye umutla bakiyordu, enerji doluydu, olgun ve sabirli idi. bir cok genc güncel sanatcinin “eski tarz” diye bir küfeye koyup, ötekilestirecegi bir kisi. oysa ki fikir danisilsa, belli ki elinden geldigince yardim edecek. enerji ve sabirin karisimi bir durus ile…
ardindan konusan zeyno pekünlü 30 yaslarinda. kagida bakarak yaptigi konusmada, daha karamsar bir hava cizdi. hatta bazi yerlerde cok dertli idi, dinleyenleri de (en azindan beni) dertlendirdi. bazen nefesim daraldi, ic cektim. oysa ki dogru seyler söylüyordu. ama sanirim nasil anlattigi ile ilgili… z.pekünlü’nün disavurdugu halet-i ruhiye aslinda günümüz genc sanatcilarinin bir cogunda vücud bulan bir halet-i ruhiye. dolayisiyla bu yazdiklarim aslinda onun sahsi ile ilgili degil.
iki kusaktan temsilciler gördük dün aksam: 2000 lerde medyanin, serbest piyasanin (galeri vs.), venedik bienali’nin, art basel’in, sotheby’s in icine dahil ettigi türk sanatinin öncesi: h.kocan. ve sonrasi: z.pekünlü. cok farkli gerceklikler icinde olsalar dahi ikisi de aslinda ayni seyleri savunuyordu. yani genc kusagin oradaki temsilcisi de bütün bu gelismelere elestirel bakan biriydi. tipki bir önceki kusagin temsilcisi gibi. sanki ayni agacin iki farkli dalindaki meyveler gibi ayni “yere” düsmeyi hedeflemis, tohum vermek icin. bu cok güzel, ama ikisinin sorunlari, cözümleri “nasil” anlattiklari arasinda nedense daglar kadar fark vardi. bu beni düsündürdü. sizi de düsündürüyordur umarim. düsünce silsilemi buraya degil daha farkli bir zamana, daha uzun bir yaziya ayiracagim.
sadece; dün iki kusak arasindaki duygusal ve yapisal farkin farkina varmanin mutluluguna eristim. cünkü onlari, yani ‘yaslilari’ göz ardi etmistik.
seyircilerin de katildigi sonraki tartismada türkiye’de tartismalarda sik görülen (bakiniz meclis) atesli ic cekmeler, protestolar hep su soru üzerine oldu: h.kocan “neden yeni bir sey kurmaya calismak yerine eskiden kurulmus bir yapiyi ele gecirmiyorsunuz?” diye sordu. yeniden kasti ‘sanatci birligi’, eskiden kasti ‘upsd’ idi. daha genc kesim alevlendi, belli ki (u)psd nin simdiki yönetimi (bedri baykam) i da kastederek “bizi iclerine bile almiyorlar ki” diye sitem ettiler. “biz ölen bir ati diriltmek degil, yeni bir sey yaratmak istiyoruz” dediler. haklilar. haklilardir. onlarin upsd ye sizma mücadelelerine sahit olmadim. ama sözlerine güveniyorum.
ancak burda ana fikir su: büyügünü dinleyeceksin. beraber calismasan bile fikrini alacaksin…
konusma bitiminde, seyirciler dagildiktan sonra tanisma ve biraz özel konusma firsatimiz olan h.kocan su can alici saptamada bulundu: “bakin cocuklar, su ana kadar bu ülkede kabul görmüs hareketlerin hepsi dislamayan hareketlerdir. herkesi yaniniza alin, kimseyi dislamayin.”
ben ordan icimde umut ve iyimserlikle ayrildim. bu umudu benden daglar kadar farkli bir dünya görüsü olan bir büyükten aldim.
ASURA üzerine calisirken caferi dostlarimdan duydugum su söz hayatima yön vermistir: “insan bilmediginin düsmanidir”. (caferilere göre bunu hz. ali söylemis, biz jean paul sartre söyledi biliriz ya: “L’enfer, c’est les autres”. ayni kapiya cikiyor.)
dünkü konusmadan kendime cikardigim öz su idi: bilmedigine düsman olmaktansa onu bilmeye, dinlemeye, izlemeye zaman ayir. dünyayi yeni bastan yaratmak cok güzel geliyor kulaga ama insanlik tarihinin icindeki devamliligin tarihini de göz ardi etmemek gerek.
taksim meydanin daki hoyrat kazilarda yine bir eski zaman kalintisi cikiverdi, bir kac gün durdu günisiginda. ona bakinca sunu düsündüm kendi kendime: yürüdügümüz bu topraklarin altinda katman katman emek, savasim, yapilanma var. iyi de olsa kötü de olsa onlarin farkinda olmaliyiz.
mesela: hepimizin bir anne ve babasi var!
Leave a Reply